24 Eylül 2008 Çarşamba
Mrs. Hyde diyor ki : Sam Hall'a agit
Pisman olmayi sevmiyorum. Bunun icin de ne kadar gunahim varsa o cinnet aninda islemeyi seviyorum. Her ne yapacaksam o an yapayim ki mekanim cehennem oldugunda icim cennet olsun. Mecburiyetimin ve istikrarimin yegane temeli budur. Ustelik agiz tadiyla etrafa teror sacmayinca icindeki barisi nasil saglayacaksin sorarim sana…
Dun gece gordugum ruyayi anlatmakla baslamaliydim sanirim bu yaziya: Nerden , ne zaman ve nasil bindigim belirsiz bir otobusteydim. Yalniz degildim, diger koltuklarda da yolcular vardi. Ruya bu ya, butun o diger yolcular da bendim. Soforden bahsetmeme gerek bile yok sanirim. Bir yandan otobusu kullaniyor, bir yandan da butun yolcular olarak sofore tezahurat ediyordum hatta ediyorduk... Yaptigim gurultu kafamin icindeki agri oranini arttiriyor ve zaten bogustugum dert denizine bir damla daha ekliyordu. Direksiyonu sarampole kirdim bu kesmekesten hepimizi kurtarmak icin. Gel gor ki o kadar “ceset ben” in arkasindan sag olarak cikabilmis ve mahkemeye kadar getirilmistim. Orada bulunan kazazede yakinlari tarafindan da linc edilmeye calisilmistim. Bana en yakin kisinin yine ben oldugum gercegi, kendimi linc etme gercegiyle dogru orantida bir hadise ortaya koymustu. Sonuc mu? Saatin alarmi caldi…
22 Eylül 2008 Pazartesi
Bir Feykin Gunlugu 2
Seksi gunluk;
Uykudan kalkip gozlerimi actigimda sanki yeniden dogmus gibi hissettim. Aglamak istedim, annemin memesini aradim. Hava yagmurlu ve gunessizdi. Iste boyle havalarda beynim kipir kipir olur su afacan yurecigim, kabina sigmaz olur. Hemen girdim bir forum sitesine iki tane hesap aciverdim kendime "Edi ile Budu" , "Hacivat ile Karagoz" ayari...
"Yeni yaratilmis iki hesap, eski hesaplari nasil etkileyebilir?" idi butun merakim... Ve basladim basliklar altinda bu ikiliyi kapistirmaya. Bir milliyetcilik konusunda atistiriyor bir sanat konusunda kapistiriyordum. Oh tanrim o da nesi. Yavas yavas eski hesapli uyeler de bu tartismalarda taraf olmuslardi. Yarattigim iki feyk hesaba surekli destekleyici ve kostekleyici ozel mesajlar gelmeye baslamisti. Iste ben buna "kelebek etkisi" derim canim gunluk. Gordun mu kozadan cikmis bir kelebegin iki kanadini cirpmasiyla yarattigi etkiyi. Ozel mesajlar gittikce sertlesiyor, mesajlar sertlestikce ben de 3 kasik seker koydugum earl grey+
Cayimin bitmesiyle gelen butun kufur ve hakaret dolu mesajlari site yonetimine yolladim ve moderator kisiler de bu ilgili kisileri belirli sureler boyunca siteden uzaklastirdilar. Firtina sonrasi sakinlikti bu yasadigim. Huzur doluydum, yuzumde uysal bir gulumseme peydahlanivermisti koca siteyi bu hararetten kurtardigim icin.
Bu sosyolojik ve beseri cografyasi engebeli yurdumun insanlarinin, psikolojik cografyalari da pek duzgun degilmis bir tanem gunluk. Her turlu provokasyona acik, kuru fasulyenin yan etkilerinden nem kapan, ulkenin problemlerini gercek olmayan platformlarda tartismayi yegleyen bir yapiya sahip imis. Kimileri beni yadirgiyor bu feyk hesap acislarimla ilgili. Bak bebegim gunluk; her deney guzel olmayabilir ama bulunan her veri, insanligin faydasina kullanildigi dusunulurse bu guzel olmayan taraflari tolere edilebilir bir hale gelir.
Simdi bana ne kadar guzel oldugumu soyle gunluk ve en az benim kadar guzel bir gun dile benim icin.
5 cayi
Turklere ne kadar uyacagi tartisilir bir rutindir. Lan zaten 1-2 saate yemek yiyecegiz ; sonra iceriz caydir kahvedir... Olmaz; kafaya bir peruk gecirip beyaz fincanimizla gunese karsi icmeliyiz o cayi... Sonrasinda da cayin yarattigi yan etkiye yenik duserek ayni gunese karsi da isemeliyiz...
(Not: Gokkusagi mi cikti ne...)
20 Eylül 2008 Cumartesi
Mrs Hyde diyor ki : duz yazi yazmayi seviyorum
Duz yazi yazmayi severim butun egrik durusuma ragmen. Hayatla da paralel olmadik ki bir turlu. Bulundugum kabin seklini almak gibi de bir prensibim yoktur ama dogam beni bu hale getirdi sayin sevgili okuyan. Ama butun bu esnekligime ragmen duz yazi yazmayi severim.
"Esnek olacaksin biraz hayata karsi" dese yeriymis mekani bir fici olan Diyojen. Butun bilgeler keske benim kcimdan uydurdugum sozleri soyleseler imis. Keske oyle yapsalarmis da hakli olan hep ben olsaymisim butun cahilligime ragmen.
Hicbir zaman iddia etmedim hakli oldugumu. Bana yanlis gelenleri de onume koydugumda da bilemedim acaba ne kadar dogrudur bu anayasanin muhteviyatinda yeseren kanunlar...
Egri yazi yazmiyorum cunku deneyip yamulmayi seviyorum kendi icimde biryerlerde. Birileri "Neo" olmayi deniyor bazen."Ben zaten egriyim, var git sen insanligi kurtar." diyorum.
Iste gordunuz ya ; yalnizligimi da egriligime borcluyum. Belki bu yuzdendir duz yazilari yazmayi sevmeye olan egilimim...
Populer Topluluk
Bir Feykin Gunlugu
Selam sevgili gunluk;
Bugun ne kadar mutluyum bilmezsin. Hemen anlatayim basimdan ve baslarindan gecen bu sirin olayi;
Yeni bir fake hesap acmistim gecenlerde. Soyle karizma, alternatif bir erkek insanina ait bir kac farkli foto bulmustum guguldan. Etiketlere duygu yuklu ahkamlar kesiyor, hayatin acimasiz tokadini yemis bloglar giriyordum. Kadin karsiti butun etiketlerde onlari savunuyor ve “+” puanlari topluyordum. Alnimdan ter akiyor, gozlerimde uyku kol geziyordu. ama butun emeklerimin karsiligini almaya baslamistim. 1,2 derken 7 farkli disi insandan ilgi dolu mesajlar gelmeye baslamisti.
Biraz arastirma yaptigimda ise bu arkadaslarin o amansiz hastalik olan "Apis Arasi Atesi Sendromu"na yakalandigini anlayiverdim hemen. O anda icimde yardim etme arzusunun atesi citir citir yanmaya basladi. Dusundum, tasindim ve onlara grup terapisi uygulamaya karar verdim. Hepsine ayni yer ve ayni saatte randevu verip ellerinde X dergisini getirmelerini ve benim de o dergi ile gelecegemi soyledim. Boylece hepsi birbirini taniyabilecek , dertlerine deva olabileceklerdi. Bir elin nesi vardi iki elin sesi vardi.
Bulusma koordinatlarina yakin bir yere 30 dk. once gidip kendime bir kahve bir de cikolatali kek soyleyip beklemeye basladim.Teker teker kendileri olduklarina emin oldugum gercek uyeler geldiler. Evet, evet olmustu. Bel asagisindaki ates birden yuzlerinde yanmaya baslamisti. Birbirlerine tebessum etmeye baslamislar ve hatta konusmaktan da geri kalmamislardi. Boylece 7 kisiyi birden tedavi edebilmenin mutlulugunu bana yasattirmislardi.
Onlar olay yerini terkettiklerinde ben de hesabimi odeyip garsona bahsisimi biraktim.eve geldim, sicak bir dus aldim ve iste burdayim. Artik bu huzur ile misil misil uyuyabilirim.
Bir sonraki tedavimi erkek uyelere uygulama karari aldim. Bakalim grup terapisi onlara karsi nasil bir etki gosterecek?
Mrs Hyde diyor ki : slm, nbr , tanisalim mi?
Her girisin bir gelismesi olacaktir degil mi? Iste onun icin de tanimadigi bir insani konusturmak icin "nbr?" sorusu gelir ki belki bir ip ucu yakalanilabilir verilecek cevaptan. alinabilecek en kotu cevap aslinda bir sorudur : "Sen nasilsin?" Iste bu sorunun sorulmasi veya kestirme bir cevap verilmesi halinde atak, yigit ve gurbuz oglan bir damla ter akitir...Ve icinden soyle der : "Keske kotu olsaydi da derdine derman ve ortak olmak yoluyla girerdik muhabbete." Eh be yaman insan,sen benim kotu olmami isteyeceksin de ben de seni hudutlarim icerisinde barindiracagim...
Eveeet geldik o guzide "sonuc" bolumune. artik noktanin konulmasi gelmistir. E o kadar konustuk veya konusamadik; zaman kaybina tahammulumuz kalmamistir heyhat. "Tanismak isterse tanisir istemezse de bir daha beni nerde gorcek" dusuncesi ile son adim da atilir.
Sonuc ne olursa olsun bu kalip cok da degismez. yeni birsey bulunmaz, sabir ve yaraticiliktan nasipler, kismetler kapalidir.
(Not: Haa bir de action-man vardir ki ondan bahsetmek bile istemiyorum, harcanacak harflere ve parmaklarima yazik...)
17 Eylül 2008 Çarşamba
Milyonda Bir
Ellerimi actim gokyuzune 180 derece; yaradana sukrediyorum bana bu kafayi sagladigi icin ramazan arifesinde. Yanimda bir Azrail var bir de sise. Azrail‘i opuyorum yanagindan, siseye gulumsuyorum kenarindan. "Lan yagmur yagsan ya" diyorum butun depresyonumla. Ama sonra disariya yikayip astigim kirli camasirlarim aklima geliyor gecmisimden tekabul. Bir nefes arkasindan bir nefes gelmiyor. Balkona cikariyorum kendimi. Sokak kosesindeki zenciler ilisiyor gozume. "One In A Million" sarkisi caliyor o sirada. Hey gidi alev makinasi, hey gidi napalm diyorum. Ne mubarek icatlar imissiniz sizler. "You're one in a million, babe " lan oylesin de simdi cesedinin kokusu geliyor durduk yere. Ne irkciyim, ne fasist, ama insansever de oldugumu soyleyemem heyhat. Okuma lan beni o zaman oyleyse , sen okudukca rahatsiz hissediyorum kendimi sanki kotu birsey yapmisim gibi. Biraz hafifliyorsun, Biraz erotik hissediyorsun kendini devam ettikce. Birak simdi bidibidiyi.
"Gecici olarak verdigimiz bu hayat kesintisinden dolayi herkesten ozur dileriz" demisti sayin kader. Biraz oksijen suyu, pamuk ve yara bandidir ihtiyaciniz. Lan, hasta hasta olali boyle doktor gormedi billah. Oldu olacak bir de o pamugu gtumuze tikin da ruhumuz saga sola ucmasin di mi ama. Simdi sen diyorsun ki "bu agresifiyetin beni senden sogutuyor". Lan ne istiyorsun benden silah mi?... O zaman bir Brixton'a ugrayalim da The Clash dinleyelim.
Lan simdi bana bak. Hah otur oyle karsima. Usanmadim usenmedim bi ton bisey yazdim. Niye yazdim biliyon mu lan. Bak hele orda profile; "tavsiye : ilisme" yaziyo degil mi. Hah iste... O yuzden oyle yazdim. Ilistiysen de sovuselim , dalasalim. Yoksa bu hayat sevis sevis bitmez. Bu hayatta iyilere gulerim, kotulere acirim. Sebepse basit; hic birimiz gercegi bilmiyoruz lan. Kim ne kadar neye tekabul; hangimiz kac para eder bileniniz var mi?
Yazinin sonuna gelirken hepimiz kah kizdik, kah huzunlendik , kah kendimizden birseyler bulduk. Netice itibariyle yorulduk hepimiz. Yormayin kendinizi bir baskasinin blog yazisina konuk oldugunuz icin. Hele bu kisi ne sizin arkadasiniz ne de iki kelam ettiginiz bir kisi ise. Bak senin hayatin sunu okumakla kayip geciyor bile. Cik disari lan hava al , yuru biraz. Yalniz ol ama. Soyle bi yerde yemek ye, akabinde otur kalabaligin icine kahveni veya cayini ic. Ama yine yalniz ol... Kendin ol lan bi sure...Kendin ol....
Yasam Kullanma Klavuzu
(Georges Perec'e)
Kilavuzu karga olan, burnunu sokacak bir yer bulur derim. Kizma lan hemen, saka yaptim. Ama bu kilavuzu kullaniyorsan saka nasil kaldirilir ogrenmis olman lazim di mi. Bak simdi, bu tarz kitaplardan cok var. Okuyorsun bunlari, "Vay be dogru diyo..." filan diyorsun her bolum sonunda. 4-5 ay da etkisi suruyor. Sonra o kilavuzunu okudugun sey sana oyle oyunlar oynuyor ki ne okudugunu unutuyorsun. Ulan madem unutacaktin ne diye basimizi sisirdin simdi kilavuz diye... Bak , beni dinle sen; senin kilavuzun , tecrubelerin olsun. Valla bak. Milletin tecrubelerini , onergelerini kullanma yasaminda. Nah buraya da yaziyorum, bana dua edeceksin dedigimi yaparsan. "Bu ne yaman ikilem" dedigini duyar gibiyim... Biraz once "Kendini dinle" diyordum; simdi de sana verdigim tavsiyeleri dinlemeni istiyorum di mi... Lan olm ben kargayim... IkileBenden Robot Olmaz
Saat 18.49 . Midemde bir yemek sevdasi gozlerimde ise uykunun ozlemi, tek basima sandalyenin omuzlarindayim.
Yok lan sayin okur insani, hemen acimaya kalkma... Evde yiyecek her bir bok var ve essek gibi uyku uyuyup dinlenecek zaman da mevcut hayatimda. Ama iste bir sistem hatasi suregelmekte ki sistemin olmadigi yerde hatasindan da bahsedilemez vesselam. Bir usengeclik bir tembellik var bugunku hava durumumda. Balkanlara da cok uzagim konumum itibari ile. Ancak alaskadan gelecek kis uykusu firtinasi belirebilir duvarda bulunan harita-ekranda.
Bak simdi
Gordun mu bak hayatindaki anlamsiz anlari durtukleyiverdim birden. Sen de arada sirada oyleyken boyle olurdun di mi! Hadi hadi cekinme soyle iste ... Ne varki hem sakliyacak; tuvaletin kapisini kirip sen icerideyken kamera ile dalmiyoruz ya. Ben senin ozeline , gizeline girmem sayin okur. Dedikodunu mu yapacagim lan herkese acik olan bu blogda. Bak sinirlendirdin beni durduk yere...
Iste karsindayim. Hem sistem gecirmez, hem seri uretim gibi arabesk yazmayan , hem de ozeline girmeden seninle birseyler paylasbilen biriyim. Benden asla robot olmaz... Simdi ikile...
Uyuryazar
Yuzunde Trajediler Barindiran Kadin
Hayat akip gecer kotu suprizleriyle, kader de oyle bir rota cizmistir ki bu olup bitenlere, Hepsi, kahramanimizin civarini mesken tutmuslardir. Ya sahit olmustur ya da bizzat icinde rol almistir bu kotu yasam kirintilarinda. Herkes yuzunde acili bir ifadenin yerlesecegini dusunurken O'nda aci , tepkisizlik yaratmistir. Yuzu gayet durgun, beyazdir ve gozleri yuvarlak. Alaycidir bir nevi hayat ve onun buzuk takipcisi kadere karsi. Bir Helena Bonham Carter 'dir , bir Asia Argento'dur ya da bir Uma Thurman 'dir bu yuzlere ornek. Basi dumanli bir dagdir resmen. Omur mu yeter zirveye ulasmaya, sabir mi dayanir o issiz colde bir vaha bulmaya. Gozleri dipsiz, karanlik bir yardir dus dus bitmeyen. Baslarinin uzerine bir bulut vardir sanki su cizgi filmlerin bahtsiz kahramanlarinin tepelerinde bulunan. Bir islaklik vardir simalarinda, bir simsek cakardir edalarinda...
Haa bir de bunlarin taklitleri vardir. Iki lafta iclerindeki "zengin cocugu ruhu"nu ortaya sere serpe yayarlar. Oyle bir gulerler ki yelkenlerini suya indirip, 3 dakika da discilik fakultesini bitirmis gibi olursunuz. Kendinize bir kasik su ararsiniz kopek baliklarina yem olmak icin. Siz kactikca o kacirir , kuytu kosede bulsa uzerinize bulasir.
Lafim meclisten disari bahis konum yuzdur ve o yuzun sahibi kisidir. Insanlar yuz tane yuz sahibi olmak da bir maharettir , bir tane yuzu hakkiyla tasimak da bir maharettir...
aklımdan geçenler
-->
-Aklıma üst geçit yaptılar bugün. Törenle açtılar. Artik geçmiyor aklımdan birşey; yakında onu da otobana çevirirler. O zaman hayat yüklü araçlar geçer durur aklımdan. Eskiden çim idi buraları; çilek yemeye gelen çocuklar geçerdi. Onları da ıslah evine kapatmışlar fırından ekmek çaldıkları için.
-Bugün bedenimde zihin engelliler günü. Aklımdan kutlama amaçlı bir korteyj geçiyor. En önde unutkanlıklarım; onların arkasında yaptığım gaflar ve tüm sürç-i lisanlarım yer almakta. Hepsi uygun adımda yürüyüp protokolü selamlamaktalar. Size de selam olsun ey zihin engelime takılıp engel olamadığım sevgili ürünlerim...
-Aklım bitti. Yazılar geçiyor... Kimler rol almış bu aklımda, kimlerin emeği geçmis. Tek tek yazıyor üst üste ve hatta alt alta herkesin ismi. "Casting" diyor gavur insanlar buna. Hic kimseye kastım yoktu, içimden ne geliyorsa onu yaptım gulyabani bey...
-Aklımdan bir tekne geçiyor yelkeni meltem ile dolmuş, bahara doğru yüzen. Bir de peynir kokusu gelmekte güverteden. Ey aklımdan geçen gemi, sen ki lafla mesafe alan peynir yüklü gemi... Geçecek yer mi bulmazsın da akıl sularımı mekan eylersin...
-Yıllar geçiyor aklımdan ve kendisi antika değerini kazanmaya yüz tutuyor şu saniyelerde. İster müsabaka de buna ister zamanın merkez kaç kuvveti...ama aklım, zaman törpüsünde erozyona uğruyor...
-Aklımdan tekerlekli sandalyede yol almakta olan bir maymun geçiyor. Evrimini tamamlamanın verdiği bütün huzur yüzünden okunmakta adeta. Arkasında, evrimin bütün kareleri görünmekte şablon gibi: maymun, maymun-insan, insan, insan-maymun, maymun (tekerlekli sandalyede) aklım, insan olmaktan yorulmuş kendinden geçmiş.maymun olmak ister rüyasında...
-Aklımdan telesekreter kaydı geçiyor: Aradığınız kişilik şu an yaşanılmamaktadır, lütfen daha sonra deneyip tekrar arayınız.
-Zaman gelir geçer hayatımdan, bazen aklıma uğradığı da olur bir soluklanmak için. Bir nefes, bir geçim....
-Aklım kendinden geçiyor kendi kendine yaptiği illuzyon gösterisi ile.Bir de içinden tavşan çıksa ya da bir kutuya girse de bir daha çıkmasa...
-Aklım kar yağmış toprak, geçenler tilki misali.Geçenler geçmiş, lakin ne bir iz bırakmışlar ne de bir haber. Ey bu diyarlardan sessiz sedasız geçenler, bir selam vermeden gidenler, benim sizle ne alamadığım ve veremedeğim vardır? Bahar geldiğinde de hudutlarıma sözünüz olacak mıdır?